Baharın gelişi ile birlikte, bildiğiniz üzere her yerde bahar şenlikleri, festivaller başlıyor. Festival derken bu Ay düzenlenen Bilkent sinema festivaline ve Galasına katıldım. Bu yıl katılmış olduğum festival ve Gala konusunda bence en iyi organizasyon Bilkent Üniversitesi SİNEFET oldu.
Kültür bakanlığından alınmış birkaç tane film ve bu filmleri iki ayrı özelliğe ve zaman dilimine bölmüşler, Gündüz ve Gece. Gündüz olan etkinlik saat 13.00 gibi başlıyor, önce bir kaç tane film gösterime sunuluyor ve filmlerden sonra da bu filmlerin senaristleri ve yapımcılarıyla söyleşi yapılıyor. İkinci kısım ise gece yapılıyor, sadece film ve 00.00 da başlıyor sabah 07.00 sularına kadar devam ediyor aynı zamanda gişelere damgasını vuran filmler var genelde. Çok güzel dört günlük bir organizasyon ve böyle bir organizasyonu yakalamışken bırakmak olmazdı, bende bir günümü verip bekledim, izledim, gördüm. Gündüz olan etkinlikte benim çok hoşuma giden bir film vardı, Büyük Oyun filmi ve ikinci kez izledim. Büyük Oyun filmi; daha önce izlediğimde çok etkilenmiştim ama ikinci kez izlemem bu filmi daha iyi anlamama sebep oldu tabi Avni Özgürel’inde katılımıyla ayrı bir güzelliği oldu benim için, filmden sonra da Avni Özgürel, Ayfer Özgürel ve başrol oyuncusu Suzan Genç söyleşileri oldu. Filmin konusuna, yapım işlerine, işin zorlu ve eğlenceli kısımlarını bir bir anlattılar gençlere. Konudan fazla uzaklaşmadan tekrar filme gelmek istiyorum. Filmde bir ırak kadınını anlatıyor daha doğrusu ırak savaşını bir kadın üzerinde anlatıyor, bir kadının çığlığı, bir kadının feryadı ABD’ye olan öfkesini ve yaşanmış vahşetlere şahit bir kadının gözyaşını anlatıyor, bunu dipnot olarak düşmek istedim ve bence en iyi film ödüllü almaya laik bir film. Festival sonrasında 8 Mayıs’ta bu sinema festivalinin Galası vardı fırsatım varken Galayı da kaçırmayım dedim. Galada en iyi oyuncu, en iyi yönetmen, en iyi erkek ve kadın oyuncu, en iyi komedi film, en iyi müzik derken bu dallara göre de seçilmiş en iyilere ödüller hazırlanmış. En iyi film olarak beklediğim Büyük Oyun içinde yoktu ama işin açıkçası düşündüğüm film oydu neyse Gala gecesinde beklenen birçok sanatçı zaten gelmemişti. Cem Yılmaz, Müjdat Gezen, Halit Akçatepe, Melisa Sözen, Yavuz Turgul, Zülfü Livaneli ve isimleri aklıma gelmeyen birkaç isim daha. Organizasyonu yapan gençler bir araya gelmiş, tartışmış, yorumlamış, düşünmüş bu isimlere laik ödüller hazırlamış ve ödüllerini almaları için davet göndermişler ama ödüllerini almak üzere temsilen başkaları gelmiş hep, bence her ne sebep olursa olsun katılmaları gerekliydi. Sonuç itibarisiyle büyük bir heves ve heyecanla hazırlanmış bir organizasyon ve ilk defa yapmalarına karşı bu gençler çok iyi üstesinden gelmişler buradan da tebrik ediyorum onları. Gençlerin bu heyecanlarına ortak olmaları gerekiyordu ama nedense her kesin adına başka biri gelmiş ödülü almaya, kimin ismi okunsa; aramızda olmamalarından dolayı ödülünü almak üzere falanca kişiyi sahneye davet ediyorum sunumunu dinledik durduk. Katılımlarıyla Tamer Karadağlı, Arzu Balkan ve Ayten Gökçer ödüllerini alırken, gençlerin o heyecanlarına eşlik etmenin bence en büyük sevincini yaşadılar ki olması gereken budur bana göre ve çok büyük bir ilgiyle karşılandılar. Bir üniversite ortamında hazırlanmış olan festival ve bu takım bir organizasyon, festivalde ortaya koyulan başarının en büyük sevinci, sonucunda beklenen katılımlardır diye düşünüyorum
Ayten Gökçer’in ‘ Neden ödüllerini almaya gelmiyorlar da başkasını gönderiyorlar. Gelip ödüllerini alsınlar’ demesi tamda yeri oldu orada.
sami.zana.aslan@windowslive.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder